17 Aralık 2010 Cuma

Şizofren Replikler-3


10
Aaa… merhaba yine siz, hoşgeldiniz. bu saatte ne işiniz var burada.
... Ben size küsmüştüm. ama neyse…
niye mi ?
hani söz vermiştiniz, hani gelecektiniz tam altıbuçukta. o kadar bekledim sizi. “tam cesaretimi toplamıştım. tam sizi sevdiğimi söyleyecektim gelmediniz.” üstelik nezaket kurallarını bildiğim için, siz gelmeden yemeğe de başlamadım. yedibuçukta topladılar yemekleri ve ben aç kaldım.


11
peki ama niye gelmediniz ? sizi sevdiğimi söyleyeceğimi mi anladınız ? korktunuz mu ? bir deliyle bir akıllıyı yakıştıramadınız heralde!ama inanın benim bir beklentim olmayacaktı, siz gelseydiniz ve ben size sizi sevdiğimi söyleseydim…
...
evet sadece söyleyecektim. “Beklentisiz.” sonra, kalkıp gidecektim masadan, “sizin beni kırmamak ve olmasının imkansızlığını anlatmak için kurduğunuz cümleleri duymamak için…” herşeyi tasarlamıştım kafamda, ama olmadı. neyse artık. siz gelmediniz ve ben sizi sevdiğimi söyleyemedim ve siz hala sizi sevdiğimden bihabersiniz. bu yüzden sorun yok. hiçbirşey olmamış gibi devam edebiliriz hayatımıza.


12
yok hayır, istemiyorum artık benimle yemek yemenizi. kusuruma bakmayın ama bir akşam daha aç kalamam. siz sevgilinizle yiyin yemeğinizi.
pardon, bir sevgiliniz var mı ?
yok mu ?
peki bir sevgili olma ihtimali olan herhangi biri ?
o da mı yok, “desenize hiç şansım yok.”
yok,yok size demedim. kendi kendime konuşuyorum,
deliler gibi.
ama sadece gibi,
benzetme edatı yani…


13
bazen düşünüyorum da..
hayır, bazen düşünmüyorum.
aslında her zaman düşünürüm ama bazı zamanlar sadece birşey düşünüyorum. özellikle geceleri.
“ay pencereme geldiğinde, bir nur gibi girdiğinde odama.” çok şairane oldu de mi ?
... ne mi düşünüyorum ?
hmm…
kelimelerle çok oynayınca asıl söyleyeceğimi unutabiliyorum, şimdiki gibi…
evet hatırladım. hayır onu değil, gitmem gerektiğini.
neden mi ?
zamana yetişmem gerek çünkü.
mesela onbeş dakika önce saat kaçtı ?
...
yani onbeş dakika önceden bu yana tam onbeş dakika geçti. gördünüz mü ? benim ömrümden yirmi sene onbir ay onbir gün…
doğduğum anı dün gibi hatırlamıyorum ama dünü doğduğum an gibi hatırlayabiliyorum.
“insanların kollarına taktıkları saat, zamanı değil ölümü görmeleri içindir.” ve ölüm çok anidir. bu yüzden ölüm daha fazla yaklaşmadan kollarındaki saatle, kollarındaki saat bir işe yaramalıdır zamanı geldiğinde.
çok karışık oldu de mi ?
inanın bende birşey anlamadım dediklerimden.
ama birşey çıkardım anlamsız sözlerimden.
“zaman çok hızlı geçiyor.”
iyi geceler…


Celal YILDIZ 00:59 / 17 Kasım 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder